23 Mart 2010 Salı

Nürnberg Kanunları ve 'Juden Raus! Auf Nach Palastina! '


Naziler Alman Yahudilerini göç ettirmek için Siyonistlerle ortak programlar düzenlerken, bir yandan da yine Siyonistlerin tasdiki ile Alman Yahudilerinin ırk bilincini artıracak politikalar uyguladılar. Lenni Brenner, Zionism in the Age of Dictators'da Nazilerin ırkçı politikalarının Siyonistleri ne denli sevindirdiğini sık sık vurgular. Örneğin Nazilerin 1935'te yayınladığı Almanlar ve Yahudiler arasındaki evlilikleri yasaklayan Nürnberg kanunları bunların başında gelmektedir.

1935 Eylülü'nde açıklanan Nürnberg kanunları, Yahudilerin Alman toplumundan çok keskin bir biçimde izole edilmesine yöneliktir. "Alman Kanı ve Onurunun Korunması Yasası" başlıklı düzenleme ile Yahudiler Alman yurttaşlığından çıkarılmış ve sosyal haklardan mahrum paryalar haline getirilmişlerdir. Yahudilerin resmi dairelerde çalışmaları, öğretmenlik, gazetecilik, çiftçilik yapmaları, radyo, tiyatro ve filmlerde yer almaları yasaklanmıştır. Yahudiler ile Almanlar arasındaki evlilik ve hatta cinsel ilişki de yasaklar arasındadır. Yasaklar arasında, bir Yahudinin Alman bayrağı dalgalandırması da vardır. Tüm bunlar, Yahudilerin kesinlikle Alman olmadıklarını düşünen bir zihniyetin ürünüdür. Bu zihniyet, en az Naziler kadar Siyonistler tarafından da paylaşılmaktadır.

Brenner, Nürnberg kanunları ile ilgili olarak o dönemin Alman gazetecilerinden Alfred Berndt'in ilginç bir yorumunu aktarır. Bernt, bu kanunların yayınlanmasından yalnızca iki hafta önce Dünya Siyonist Örgütü'nün (WZO) tüm dünya Yahudilerine yönelik bir deklarasyon yayınladığını ve onları nerede yaşarlarsa yaşasınlar, ayrı bir millet, farklı bir halk olduklarını unutmamaya çağırdığını hatırlatmış ve şöyle demiştir: "Hitler'in yaptığı şey, Yahudilere ırksal bir azınlık statüsü vererek WZO'nun isteğini yerine getirmek olmuştur." Lenni Brenner, bu nedenle Nazi Almanyası'nda yalnızca "iki bayrağın dalgalanmasına izin verildiğini" söyler: Gamalı haçla süslü Nazi bayrağı ve ortasında Siyon yıldızı bulunan mavi-beyaz Siyonist bayrağı! (Lenni Brenner, Zionism in the Age of Dictators. ) O sıralar Amerikalı Siyonist lider Haham Stephen Wise, kendi yayın organı Congress Bulletin'de konu hakkında şu yorumu yapmıştır:

Hitlerizm, en büyük hedefi olan Alman ulusunu içindeki Yahudi elementten kurtarma isteği sayesinde Siyonizmle olan 'akrabalığını' keşfetti. Bu nedenle Siyonizm, Nazi Partisi dışında, Reich sınırları içindeki tek legal parti haline geldi. Siyonist bayrak da, Nazi bayrağı dışında, Reich sınırları içinde legal olarak dalgalanabilen tek bayrak oldu.(Lenni Brenner, Zionism in the Age of Dictators, s. 86. )

Lenni Brenner, Naziler'in konu hakkındaki politikalarını "philo-Zionism" (Siyonizm sevgisi, Siyonizm taraftarlığı) olarak adlandırarak hemen her konuda Siyonistlere destek olduklarını yazar. Örneğin Naziler, Yahudilerin asimilasyondan kurtulmaları ve kendi ırksal kimliklerinin bilincinde olmaları için çeşitli kanunlar çıkarmıştır. 6 Aralık 1936 tarihinde yayınlanan bir kanun, hahamların sinagoglardaki ayinlerde Almanca kullanmaları yasaklamış ve daha da önemlisi, İbranice kullanılması zorunluluğunu getirmiştir. Bu, tüm dünya Yahudilerini Filistin'e toplayarak hepsini artık ölmeye başlayan bir dil olan İbraniceyi konuşmaya zorlayan Siyonistler için büyük bir destektir elbette. (Lenni Brenner, Zionism in the Age of Dictators, s. 87. )

Nazilerin Alman Yahudilerine ırk bilinci kazandırmak için yaptıkları çalışmalar bununla sınırlı değildir. Brenner'ın yazdığına göre, 1934 Baharı'nda Nazi Almanyası'nın Hitler'den sonraki en güçlü adamı olan SS Şefi Heinrich Himmler'e yakın kurmayları tarafından bir rapor sunulur. Durum Raporu-Yahudi sorunu başlıklı raporda, Alman Yahudilerinin önemli bir kısmının hala kendilerini "Alman" olarak hissettikleri bildirilmekte ve bu sorunun çözümü için de bazı yöntemler önerilmektedir. Bu yöntemler nedir dersiniz? Brenner şöyle yazıyor:

Raporda Yahudilerin 'Alman' kalmakta gösterdikleri direncin kırılması için, onların kültürel kimliklerinin vurgulanması gerektiği yazılıydı. Bunun için de sistemli bir biçimde özel 'Yahudi okulları' açılması, İbranice sanat ve müzik faaliyetlerinin teşvik edilmesi, sportif faaliyetler düzenlenmesi öneriliyordu. (Lenni Brenner, Zionism in the Age of Dictators, s. 84. )

Brenner'ın yazdığına göre, 27 Ekim 1938 gecesi Hanofer kentinde Yahudilere karşı yapılan gösteri sırasında Hitler'in SA'ları tarafından "Juden Raus! Auf nach Palästina!", yani "Yahudiler defolun! Doğruca Filistin'e!" sloganı ısrarla kullanılmış ve daha sonra da bu slogan tüm ülkeye yayılmıştı. Bu slogan, tüm Yahudileri Almanya'dan çıkarıp Filistin'e yollamak isteyen bazı Siyonistlerle Nazilerin ne denli iyi anlaştıklarının çok özlü bir ifadesidir.