
Son yıllarda terör dünyanın en güçlü ülkelerini dahi tehdit eder hale gelmiştir. Hiçbir ülke terör saldırılarından yana güvende değildir. Alınan önlemler, çıkarılan yeni kanunlar, artırılan polisiye tedbirler bu tehdidin önünü almaktan çok uzaktır. Artık herkes terörün ne kadar büyük bir bela olduğunun farkındadır, ancak çoğu insan bu belanın ideolojik temelinin Darwinizm olduğunun farkında değildir. Darwinizm'in insanların bilinçaltına aşıladığı "İnsan, çatışan hayvandır" yalanının son derece etkili olduğu açıktır. Darwinizm insanlara bir "dünya görüşü" ve "yöntem" tarif etmektedir. Bu sapkın dünya görüşünün ve yöntemin temel kavramı ise, "kendinden olmayanla çatışmak"tır.
Dünya üzerinde farklı inançlar, farklı dünya görüşleri, farklı felsefeler vardır. Bunlar ya kendilerinden olmayanların varlıklarına saygı gösterebilir, onlarla diyalog kurmaya çalışabilir, "insancıl" bir yöntem izleyebilirler. Ya da kendilerinden olmayanlarla çatışmak, kavga etmek, onlara zarar vererek kendi felsefelerine göre avantaj kazanmak yolunu seçebilir, yani "hayvani" davranabilirler.
Dünya üzerinde terörün yayılması, bu ikinci yolun tercih edilmesinin bir sonucudur. Dolayısıyla terörle mücadele söz konusu olduğunda da asıl yapılması gereken, terörün temel dayanak noktasını ortadan kaldırmak, yani Darwinizm ile ilmi olarak mücadele etmektir. Darwinizm fikren ortadan kaldırıldığında, sözde bilimsel dayanakları kalmayacağı için terörist örgütlenmeler çöker, terörizm belası da sona erer.
Ancak, Darwinizm ayakta tutulmaya devam edildiği, insanlara Darwinist yalanlar telkin edilip öğretildiği müddetçe, terörün son bulması mümkün değildir. Bir yandan okullarda Darwinizm'i öğretip diğer yandan gençlerin terörist örgütlenmelere katılmalarına şaşırmak bir çelişkidir. Zira bir insanın terörist olabilmesi için, önce karşısındakinin insan olmadığına, çatışmanın doğanın kuralı olduğuna, öldürmenin ve katletmenin sözde makul olduğuna, hiç kimseye karşı sorumlu olmadığına inanması, yani Darwinist olması gerekir. Yıllarca şuursuz atomların bir araya gelerek canlılığı meydana getirdiği, kendisinin de bir madde yığını hatta bir tür hayvan olduğu, çatışma olmadan ilerlemenin mümkün olmayacağı aldatmacalarıyla yetişen bir insana, "sevgiden, hoşgörüden, merhametten, barışsever" olmaktan bahsetmenin bir anlamı yoktur. Ya da bu insanın "nasıl olup da acımasızca masumları katledebildiğini" sorgulamak bir sonuç vermez. Bu insandan, başkalarına saygı göstermesini, kanunlara uymasını, devletine itaat etmesini beklemek anlamsızdır.
Şunu tekrar etmek gerekir ki, dünyadaki katliamların, hunharca işlenen cinayetlerin, insanlara uygulanan zulmün, terörün, bölücülüğün, din ve devlet düşmanlığının arkasında Darwinizm ve materyalizm eğitimi almış kişiler bulunmaktadır. İşte bu yüzden başta Batı dünyasında olmak üzere, Darwinist eğitime son verilmesi zaruridir. Dünya devletlerinin birçoğu eğitim sistemlerinde materyalizme ve Darwinizm'e önemli bir yer ayırmakta, gençlere bunları öğretmek için milyonlarca dolar harcamaktadırlar. Daha sonra da ülkelerinde meydana gelen terör olaylarıyla mücadele etmek için yine milyonlarca dolar sarf etmektedirler. Okullarında, eğitim kurumlarında, üniversitelerinde Darwinist-materyalist eğitim verilen, televizyonlarında, gazetelerinde Darwinist zihniyet telkin edilen bir ülkede, "Anarşi ve kargaşayla neden başedemiyoruz?" sorusu samimi bir yaklaşım değildir. Önce Darwinist-materyalist eğitim verip, sonra da bu zihniyetin ürünü olan eylemlerinden dolayı insanları sorgulayan dünya devletleri büyük bir çelişki içindedir.
Oysa terörü önlemek konusunda samimi iseler, öncelikle anarşizmin ve terörün temelini oluşturan, insanlığa "çatışma"yı, güçlülerin galip geldiği bir "yaşam mücadelesi"ni kendince haklı gösteren materyalist-Darwinist eğitimden vazgeçmelidirler. Milyonlarca doları, materyalizmin ve Darwinizm'in bilimsellikten uzak, hurafelerle dolu, gerçek dışı fikirler olduğunu öğretmek için kullandıkları takdirde, sorun zaten kökten hallolacaktır.
Darwinizm'in bir tehlike oluşturmadığını ya da bittiğini düşünenler, bu yanılgılarını çevrelerinde yaygınlaştıranlar, söz konusu teorinin gelişmesine bilerek ya da bilmeyerek yardımcı olurlar. Çünkü bu şekilde bir bilgi verdiklerinde, toplumda böyle bir tehlike olmadığı kanısı oluşur. Buna bağlı olarak Darwinist propagandaya, sahtekarlık ve telkinlere karşı fikri ve bilimsel bir duyarlılık gelişmez, önlem alınmaz. Buna karşın evrim teorisini savunan insanlar ise köhneleşmiş bilgilerle de olsa kendilerince hazırlık yapmaya devam eder, her fırsatta teorilerini hararetle savunurlar. Çeşitli sahtekarlıklar ve çarpıtmalarla da olsa fikirlerini ayakta tutmaya çalışırlar.
Tüm Müslümanlar için, din ahlakına karşı olan, Allah'ın varlığını inkar eden her fikri, ilmi mücadele ile çürütmek, hakkı kullanarak batılı yok etmek önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu göz ardı ederek, inkar düşüncesi ile sözde ortak bir noktada "anlaşmak", karşı tarafa taviz vermek ya da onların fikirlerine teslim olmak çok büyük hata olur. İşte bu nedenle evrim aldatmacasına kanan bazı Müslümanlar, savundukları fikri bir kez daha düşünmelidirler. Örneğin komünizmin yayıldığı bir toplumda Müslümanın görevi "komünizmi İslamlaştırmaya çalışmak" değildir. Bu, hiçbir olumlu sonuç vermeyecek, aksine komünizme fayda sağlayacak çıkmaz bir yoldur. Müslümanın görevi, komünizmi tüm bir felsefe olarak çürütmek, fikren yıkmak ve buna karşı İslam'ın hakikatini ortaya koymaktır. Aynı şekilde Darwinizm'e karşı da Müslümanın görevi "Darwinizm'i İslamlaştırmaya çalışmak" değil, bu büyük yalanı fikren çürütmek, yıkmak ve buna karşı yaratılış gerçeğini ortaya koymaktır. Bu nedenle tüm Müslümanların bu bilinçle hareket etmeleri, dünya üzerindeki ateist felsefelerin hepsine birden dayanak teşkil eden Darwinizm'e arka çıkmamaları gerekir. O halde yapılması gereken, eğitim kurumlarında, kitaplarda, basın ve yayın organlarında, toplumsal platformlarda, kısacası her yerde, evrim hurafeleri ile dünya gençliğinin beyinlerinin yıkanmasına izin vermemek ve onları Kuran'ın ve bilimin öngördüğü akılcılığa, derin düşünmeye yöneltmektir. 150 yıldır devam etmesine rağmen, hiçbir bilimsel değeri olmayan bu sahte telkini yenmek ise kolaydır.
Bugüne kadar birçok samimi Müslüman evrim teorisini kabul etmiş, bu batıl teori ile İslam dini arasında uzlaşı yolları aramış, hatta farklı ortamlarda bu teoriyi savunmuş olabilir. Ancak Müslüman hatasını fark ettiği anda, hemen doğru yola yönelmelidir. Bu İslam ahlakının bir gereğidir. Darwinizm'in toplum üzerindeki yıkıcı etkisini bilmeden önce bu teoriye destek olmakla, teorinin asırlardır oluşturduğu zararlarını öğrendikten sonra bu batıl inanca destek olmak bir değildir. Güzel ve erdemli olan tavır gerçekleri öğrendikten sonra söz konusu kişinin hemen harekete geçmesi, vicdanının sesini dinleyip bu zararlı ideolojiye karşı fikri mücadeleye destek olmasıdır. Müslümanların tek bir vücut olup, Darwinizm'le yapacakları ilmi mücadele hiç şüphesiz çok kısa zamanda sonuç verecek, ve bu batıl teori tarihin karanlık sayfalarında yerini alacaktır. Temennimiz bu hatalı tavırda ısrar edilmemesi, bir hata sonucu Darwinizm yanında yer alan bazı Müslümanların gerçeklere gözlerini kapamamasıdır.