
"Günümüzde neo-Naziler'in Darwin'in fikirlerinden ilham almaları bir tesadüf değildir. Çünkü 20.yüzyılın ortasında dünyayı kana bulamış olan Nazizim, zaten Darwin'in fikirlerine dayanarak gelişmiştir.
Nazi ideolojisine ve Hitler'e zemin sağlayan kişilere baktığımızda, hepsinin Darwin'in evrim teorisinden ilham aldıklarını görürüz. Bunlardan birisi, Darwin'in yakın arkadaşı ve ateşli bir destekçisi olan Alman biyolog Ernst Haeckel (1834-1919) idi. Haeckel, Darwin'in teorisini Almanya'da yaygınlaştırdı ve Alman ırkçılığına zemin hazırladı. "Nazizimin Bilimsel Kökenleri" adlı kitabın yazarı Daniel Gasman'ın belirttiği gibi, "Haeckel, Almanya'nın ırkçılık, nasyonalizm ve emperyalizmi besleyen en önemli ideoloğu"sıfatını kazandı. (Daniel Gasman. The Scientific Origins of National Socialism, American Elsevier Press, New York:1971. ss. xvi-xvii )
Naziler'e ilham sağlayan bir başka düşünür ise Friedrich Nietzsche idi. Nietzsche, insanların çoğunu "köle ahlakı"sahip sefiller olarak görüyor, ancak aralarındaki az bir grubun "üstün insan" olduğunu düşünüyordu. Aynı ayrımı ırklar arasında da yapıyordu. Nietzche'ye göre ırkların çoğu sefildi, ancak bir tanesi "üstün ırk"tı. Nietzsche, ırklar arasındaki bu ayrımı ise, Darwin'in evrim teorisine dayandırıyordu. Nietzsche bir yandan da Darwin'in "yaşam mücadelesi"kavramını tarihe uyarlamış ve savaşların, "ırkın saflaştırılması" ve aşağı ırkların "temizlenmesine" yaradığını söylemişti.
Nazi ideolojisine öncülük eden en önemli teorisyenlerden biri olan Alman tarihçi Heinrich von Treitschke de Darwinizm'e dayanıyordu. "Ulusların ancak Darwin'in yaşam kavgasına benzer bir biçimde şiddetli bir rekabetle gelişip refahlarını artırabileceklerini"söyleyen Treitschke, bunun da daimi bir savaş ortamını gerekli kıldığını öne sürmüştü. Treitschke, çizdiği evrim şemasına dayanarak şöyle diyordu. "Sarı ırklar sanat yeteneklerinden ve siyasal özgürlük anlayışından yoksundurlar. Siyah ırkların yazgısı ise beyazlara hizmet etmek ve sonsuza dek beyazların tiksintilerine hedef olmaktır... (çünkü) yamaklar olmaksızın hiç bir kültür var olamaz" (Burns. Çağdaş Siyasal Düşünceler 1850-1950.s.446 )
Bu ideolojik altyapı Nazi lideri Adolf Hitler'e büyük ilham kaynağı oldu. Hitler'in "Ari ırkın üstünlüğü" ile ilgili teorilerini besleyen en önemli kaynakların başında doğal olarak yine Darwin'in teorisi geliyordu. Nazi lideri, "Ari ırkın üstünlüğü'nün "doğa"tarafından var edildiğine inanıyordu. Ünlü kitabı Kavgam'da "doğa tarafından üstün kılınan Ari ırkın kuracağı bin yıllık imparatorluk" tan söz ediyordu. (L.H.Gann. "Adolf Hitler: The Complete Totalitarian". The Intercollegiate Review, Fall 1985.s.24 ) Hitler Darwinizm'den o kadar etkilenmişti ki, kitabı için "kavgam" ismini seçerken de Darwin'in "yaşam kavgası" fikrinden esinlenmişti (Ben Macintyre. Forgatten Fatherland. Farrar Straus Giroux, New York: 1992. s. 28 ) Kitap 11 milyon adet sattı ve Almanya'da evrimci fikirlerin yaygınlaşmasına önayak oldu.
Hitler'in "Kuzey Avrupa Almanlarını insanlık tarihinden çıkarın, geriye maymun dansından başka bir şey kalmaz" derken dayandığı düşünce de, insanların maymundan evrimleştiğini savunan ve dolayısıyla bazılarının hala "yarı maymun" olduğunu kabul eden Darwinist fikirlerdi. (Carl Cohen (ed). Communism, Fascism and Democracy. New York: Random House Publishing, 1967.ss.408-409 )
Günümüzün ünlü evrimcilerinden Stephen Jay Gould da Hitlerin bir evrimci olduğunu kabul eder ve "Almanya'da Darwin'in doktrininin bir savaş sebebi haline geldiğine" dair yorumlarda bulunur (Paul G. Humber, "Hitler's Evolution Versus Christian Resistance", www.icr.org/pubs/imp/imp-181.htm )
Hitler'in evrim teorisini benimsemesinin bir diğer nedeni ise, dine karşı olan düşmanlığıydı. Hitler, Hıristiyanlık ve İslam gibi tüm insanlığı kardeşliğe davet eden İlahi dinlere karşı nefret duyuyor, Alman halkının da, Hıristiyanlık öncesi dönemdeki barbar putperest kültüre geri dönmesi gerektiğini düşünüyordu. Evrim teorisi ise, ona göre, dini inançları ortadan kaldırmaya yarayabilirdi. Daniel Gasman'ın ifadesiyle, "Hitler, biyolojik evrim düşüncesinin geleneksel dine karşı kullanılacak en güçlü silah olduğuna inanıyordu."(Daniel Gasman. The Scientific Origins of National Socialism. New York: American Elsevier Press, 1971.s.168 )
Hitler'in en yakın müttefiki olan İtalyan diktatör Benito Mussolini de kurmaya çalıştığı Faşist İtalya için Darwinist kavramları temel almıştı. Özellikle Etiyopya'yı işgal edişini, Darwin'in ırkçı görüşleri ile desteklemişti. Mussolini'ye göre, Etiyopyalılar siyah ırktan oldukları için aşağıydılar ve İtalyanlar gibi üstün bir ırk tarafından yönetilmek, onlar için bir şeref olmalıydı. Mussolini, Darwinist kavramları konuşmalarında sık sık kullanıyor, İngiliz İmparatorluğu'nun zayıflamasını da, "Evrimin en önemli itici gücü olan savaştan kaçmaya çalışmasına" bağlıyordu. (Robert E. D. Clark. Darwin: Before and After. London: Paternoster Press, 1948.s.115)
II. Dünya Savaşı'nın sonuyla birlikte, Hitler ve Mussolini gibi ırkçılar da tarihe gömüldüler. Ancak bu kişilerin fikirleri, neo-Naziler ve benzeri gruplar tarafından yaşatılmaya devam etti. Bugün Avrupa'daki Türk düşmanlığının en önde gelen temsilcileri olan sözkonusu neo-Naziler de, yine hala Darwinizm'e dayanmaktalar.