
Darwinizm'le yapılması gereken fikri mücadelenin önemi açıkça ortada olmasına rağmen, bazı kimseler halen, "Neden Darwinizm konusu bu kadar önemli?" diyerek kendilerince bu ilmi mücadeleyi küçümsemekte ya da "Zaten Darwin'e artık inanılmıyor, dolayısıyla bu konuda uğraşmaya gerek yok" gibi gerçekle çelişen mantıklar öne sürerek Müslümanların Darwinizm'le mücadelesini engellemeye çalışmaktadırlar. Bu ve benzeri iddialar, aslında Darwinizm'le fikren mücadele etmekten kaçınmak için öne sürülen mazaretlerdir.
Oysa Darwinizm, herhangi bir bilimsel tez değil, insanlara Allah'ı inkar ettirmek için kurgulanan ve savunulan bir düşünce sistemidir. Evrim teorisi ile materyalist felsefe, birbirini tamamlayan iki düşünce sistemidir. Eski Yunan'da doğan bu birliktelik, 19. yüzyılın ilkel bilim anlayışı içinde yeniden gündeme getirilmiş ve evrim teorisi materyalizme sözde bir destek oluşturduğu için -bilimsel olup olmadığına bakılmaksızın- materyalistler tarafından derhal kabul görmüştür.
Şu açık bir gerçektir ki, Darwinizm'in ve ondan dayanak bulan materyalist felsefenin yaygınlaşmasıyla birlikte, "İnsan nedir?" sorusuna sapkın cevaplar verilmeye başlanmıştır. Daha önceden bu soruya "İnsan, Allah'ın yarattığı ve O'nun öğrettiği güzel ahlaka göre yaşaması gereken bir varlıktır" cevabını veren insanların bir kısmı, pek çok aldatıcı telkin neticesinde, "İnsan rastlantılarla var olmuş, yaşam mücadelesiyle gelişmiş bir hayvandır" yanılgısına kapılmaya başlamıştır.
Evrim teorisi, tesadüfleri, zamanı ve cansız maddeleri ilah olarak kabul edip, bu güçsüz, bilinçsiz varlık ve kavramlara kendilerince yaratıcılık sıfatını vermektedir. Bir Müslüman böylesine putperest temellere dayalı bir teoriye asla sahip çıkmaz. İnançlı bir insan, Yaratıcımız olan Allah'ın herşeyi yoktan var ettiğine iman eder ve bu inanca karşı gelen her türlü fikir ve inançla ilmen mücadele eder.
Taraftarlarının propagandalarına aldanarak Darwinizm'in tehlikelerini göz ardı etmek ciddi bir hata olur. Darwinizm'in nasıl bir tehlike olduğunu kavrayamayan bir insan, bir müddet sonra bu sapkın ideolojiyi makul görmeye başlar. Darwinizm'i makul görmek ise ateizmi, dinsizliği, materyalizmi makul görmek demektir. Darwinizm'le ilmi mücadeleden kaçınmak da, ateizmle, dinsizlikle mücadeleden kaçınmak demektir. Elbete bu, inançlı bir insan için kabul edilebilir bir durum değildir.
Şunu unutmamak gerekir ki, dünyanın farklı köşelerinde binlerce Müslümanın, zavallı kadınların, çocukların, yaşlıların gördükleri zulmün, yaşadıkları acı ve sıkıntıların temelinde Darwinizm vardır. Yüzlerce masum insanın kanının dökülmesine, insanların tedirginlik, korku ve endişe içinde yaşamalarına neden olan terör, Darwinizm'in telkinleriyle beslenmektedir. Faşizm ve komünizm gibi geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran kanlı ideolojiler Darwinizm'den güç bulmaktadır. Pek çok toplumun yaşadığı ahlaki çöküntü, Darwinist propagandanın neticesidir. (İlerleyen bölümlerde bu konular detaylı olarak ele alınacaktır.)
Müslümanların sorumluluğu "yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar" ilmi mücadeleye devam etmektir. Günümüzün en tehlikeli ve ciddi fitnesi ise, Darwinizm'dir. "Darwinizm, bilim adamlarının konusudur, bizi ilgilendirmez" gibi yanılgılara kapılmak yerine Müslümanların yapması gereken, yeryüzünde büyük zulme neden olan bu ideolojiyi fikren etkisiz hale getirmektir. Aksi, zulme rıza göstermek anlamına gelebilir ki, samimi olarak iman eden hiç kimse böyle bir sorumluluğu üstlenmek istemez.
Bu Büyük Fikri Mücadeleden Kaçınmanın Sorumluluğu
Salih müminler, tebliğ sorumluluklarını büyük bir şevkle yerine getirir ve din ahlakının yayılması için çaba gösterirler. Bu esnada, din ahlakının yayılmasına ve yaşanmasına engel olan unsurları da tam olarak tespit edip, bunlara karşı etkin bir fikri mücadele verirler. Materyalizmin ve ateizmin sözde bilimsel dayanağı olan Darwinizm, günümüzde insanları din ahlakından uzaklaştıran en önemli harekettir. Bu nedenle de müminlerin Darwinist propaganda karşısında sessiz kalmaları son derece yanlış olur.
Hem Darwinizm'le fikren mücadele etmeyip, hem de dünyada yaşanan sıkıntılardan, Müslüman halkların çektiği çilelerden, toplumsal dejenerasyondan rahatsızlık duyduğunu söylemenin bir anlamı yoktur. Zira samimi olarak, zorluk ve sıkıntı içindeki Müslümanlara yardım eli uzatmak isteyenler, açlığa, yokluğa, adaletsizliğe kalıcı çözüm oluşmasını, çatışmaların son bulmasını, barışın hakim olmasını, Müslümanların dünyanın dört bir yanında sevgi ve saygı görmesini, kutsal değerlerimizin gereği gibi korunmasını talep edenler, Darwinizm'le ilmen mücadele etmek zorundadırlar. Çünkü Darwinizm yok olmadan, bu isteklerinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Darwinizm ayakta kaldığı müddetçe, materyalizm ve ateizm etkinliğini devam ettirecek, insanlar da din ahlakından uzaklaşacaklardır. Din ahlakından uzaklaşılan ortamlarda ise yukarıda sayılan sorunların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Nasıl ki sivrisineklerle mücadelede asıl olan sivrisinekleri üreten bataklığın kurutulmasıysa, toplumsal sorunların çözümü de Darwinizm'in fikren ortadan kaldırılmasıdır. İsteyen tek tek sivrisinekleri öldürmeye çalışabilir, ancak bataklık kurutulmadığı müddetçe bir kişi bütün gününü sivrisinekleri yok ederek geçirse de ertesi gün yeni sineklerle mücadele etmesi gerekecektir.
Adaletsizliklerin, fakirliğin, sosyal dengesizliklerin ortadan kaldırılması, çatışmaların son bulması gibi konularda tek tek çaba göstermek elbette gerekli ve önemlidir. Ancak köklü bir çözüm oluşabilmesi ve istenilen neticenin elde edilmesi için Darwinizm'in tam anlamıyla etkisiz hale getirilmesi şarttır. Darwinizm'in fikren yok edilmesiyle, bu sorunlar da doğal olarak ortadan kalkacaktır, çünkü bu sorunları oluşturan fikri temel yıkılmış olacaktır.
İşte tüm Müslümanların bu bilinçle, Darwinizm'e karşı ilmi mücadele etmenin ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu bir kez daha düşünmeleri gerekir. Tüm imkanlarını kullanarak dinsizliğe ve dinsizliğin dayanak noktası olan Darwinizm'e karşı fikren mücadele etmekle yükümlüdürler.